20 Mayıs 2014 Salı

Öğrenci Evi Dekorasyonu

Öğrenci evlerinin kötü şöhretini neredeyse bilmeyen yoktur. Peki ama neden bu şekilde kötü bir algı yaratıldı öğrenci evleriyle ilgili? Her öğrenci evinin benzer şekilde dağınık ve yaşamaya müsait olmayan bir görüntüsü yok elbette. Aslında birçok öğrenci evi normal aile evlerinden daha derli toplu. Nasıl mı? Çok basit; öğrenci evlerinde eşya sayısı azdır. Bu da bir bakıma toplu bir ev anlamına gelir.


Öğrenci evi tabusunu yıkmak adına birçok tez ortaya atmak mümkün. Öncelikle öğrencilerin genel maddi durumunu düşünmek lazım. Özellikle büyük şehirlerden örnek vermek gerekirse, öğrenciler genellikle ailelerinden aldıkları küçük harçlıklarla ya da part time işlerde çalışarak hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar. Bu durum elbette onların biraz sefil bir hayat yaşamasına sebep oluyor ama bilinmesi gereken bir durum var, o da öğrencilerin maddesel şeylere çok fazla bağlanmadığı...

Aileler, yeni evliler evlerinde birçok yeniş eşya olmasını, eşyaların birbirleriyle uyumlu olmasını, dekorasyonun farklı olmasını ve konforlu olmasını isterler. Bu da demek oluyor ki, çok eşya, çoğu zaman bilinçsiz yerleşimler, bilinçsiz alışverişler. Halbuki öğrenci evleri öyle mi? Asla! Gayet sakin, sessiz ve yalın bir ev yapısı mevcut. Bir çekyat, bir masa, bir yatak, bir duvar saati, belki bir tablo, çoğu zaman posterler... Daha ne olsun ki?

8 Mayıs 2014 Perşembe

Genç Kalmak Gerçekten De Mümkün Mü?


İnsanoğlu yüzyıllardır ölümsüzlüğü olmasa bile daha genç kalmanın sırlarını keşfetmeye çalışıyor. Çünkü her insanın içinde doğuştan var olan bir ölümsüzlük tutkusu ve sonsuz yaşam isteği vardır. Her ne kadar bu mümkün olmasa da, uzmanlar artık daha genç görünerek yıllara meydan okunabileceğimizin mümkün olduğunu savunuyor.

Tarih boyunca daha uzun bir yaşam için sadece bulunduğumuz yüzyılda değil, çok daha eskilerde de araştırmalar yapıldığına rastlayabiliriz. Özellikle Tibetli rahiplerin daha uzun bir yaşam için elde ettikleri doğal kürler, tüm dünya insanlarının genç kalmaya ne derece önem verdiğinin kanıtı. 1950’li yıllarda 100 yaşını geçmiş insan sayısı 2 bin kişiyken, bu sayının 21.yüzyıl sonunda 6 milyona ulaşabileceği konuşuluyor. Peki ya bu mümkün mü? Elbette! Belki biraz klasik gelecek ama genç kalmanın ve genç görünmenin tek sırrı sağlıklı bir yaşam sürmekten geçiyor. Bu da düzenli egzersiz yaparak, günde 7 veya 8 saat düzenli uyuyarak, strese ve sıkıntıya karşı mücadele ederek, içerisinde katkı maddesi bulunmayan ve olabildiğince organik yiyeceklerle beslenerek mümkün olabiliyor. Bu tip önerilere ek olarak, tıp alanında üretilen anti-aging ürünlerinin cildi daha genç göstermeye yardımcı olduğu söyleniyor.


Geçtiğimiz günlerde ”Science” ve ”Nature” dergilerinde yayınlanan araştırmalar, “gençlerden alınan kan”ın yaşlanmanın etkisini tersine çevireceğini kanıtlar nitelikte olgular içeriyor. Araştırma sırasında genç farelerden alınan kanlar, 3 hafta boyunca yaşlı farelere nakledilmiş ve bu süre zarfında yaşlı farelerin daha enerjik olduğu gözlemlenmiş. Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar, bu deneyin insanlar üzerinde de başarılı olması durumunda bir çok hastalık için yepyeni umutlar doğabileceğini düşünüyor.